Koca yılı devirdik. 2013'te yazmaya başladığımda ne güzeldi, ama 2016da bir yazı yazmışım. İçimdeki ilhamı öldürdün Türkiye. Bir piece of art yazısı bile hazırlayamadım; alt tarafı çok beğendiğim tabloları sayfaya copy paste yapardım. Hiçbirine bakamadım çünkü. Bakacak araştıracak zevki ve zamanı da vermediniz çünkü. Şuan devam edersem başbakana acıklı mektup yazan küçük Hatice diye haberlere çıkarım.
25 yaşıma geldim hala her şeyi geyiğe vuruyorum. Zorla yapmıyorum yani oluveriyor. Ciddi olmak gerekirse, geçen sene neler yaptım mesela bir bakmak isterim. 1.Yüksek lisansa başladım 2-Yeni işe başlayamadım ama iyi mülakat tecrübeleri edindim (=yani işe alınmadım lol) Ama güzel zam aldım money talks sonuçta 3-En güzeli sona sakladım nişanlandım ayol haha. Yani şu noktada kitlenmek acıklı işte. Bakınca 4.ye ne yazacağını bilememek? Napıyoruz biz nasıl yaşıyoruz. Bu düşünceler çok sık geliyor artık, yani bakınca yüksek lisans, iş ve evlenme süreci bir arada gerçekten çok zor gözüktüğünden hele ki İstanbul'da.. Ama kendime 4. bir "dönüm noktası" hediye edememek koca yılda, beni gerçekten çok üzüyor. Tabiki şuraya gittim, gördüm diye bişeyler yazabilirim ama bunlar rutin. Benim için önemli olan bir ilerleme kaydetmek- ondan önceki sene yapamadıklarımı yapmak. Veya çok kitap okuyabilmek isterdim ama yeterince zaman bulamadım. Zaten ülke olarak da 2016 maalesef katiyen veresiye vermeyen, futbol topunu bıçakla patlatan teyzeler gibi geçti. Şuan bu betimlemeyi nasıl yaptığımla dikkatim dağıldı. Neyse, demek istediğim şu ki ben 2017de önce 2016nın yorgunluklarının meyvesini almak istiyorum, sonra da o "ilerlemeyi" yaşamak istiyorum. Bir de hayırlısıyla evlenip ya göçmek, ya kendi düzenimizi bir şekilde kurmak, ama o düzene koşa koşa gitmek istiyorum..
Çok mu şey istiyorum ya? Ah nasıl unuttum. Bir de tabiki sevdiklerimle hayatta kalmak istiyorum.. Herkes hayatta kalsın istiyorum.
O zaman bir demet "piece of art" gider bu lafa.
Death and the Masks, James Ensor, 1897